(Minghui.org) Dafa uygulayıcıları olarak Fa’yı çalışmak, egzersizleri yapmak ve doğru düşünceler göndermek bizim görevimizdir; bunları bir iyi şekilde yerine getirmeliyiz. Minghui web sitesinde, çeşitli şekillerde Fa’yı doğrulayıp insanları gerçeğe uyandırmaya çalışan uygulayıcıların polis tarafından tutuklanıp zulme uğradıklarını okuduğumda çok üzülüyorum. Her ne kadar diğer arkadaşlar gibi dışarı çıkıp yüz yüze gerçekleri anlatamasam da doğru düşünceler göndermeye çok önem veriyorum. Shifu, öğrencilerinden güçlü doğru düşünceler göndermelerini istedi; biz de buna önem verip güçlü doğru düşünceler gönderirsek kötülüğün kaçacak yeri kalmaz, tamamen yok olur. Böylece zulme maruz kalmaz ve insanları gerçekten kurtarabiliriz.

Aşağıda, bir keresinde doğru düşünceler göndermemle ilgili yaşadığım bir deneyimi, uygulayıcı arkadaşlarımla paylaşmak istiyorum.

Olay, Çin takvimine göre 2013 yılının ilk ayının 20. gününde yaşandı. Tam yemek yapıyordum ki aniden karakoldan iki polis evimi ziyarete geldi. “Niçin geldiniz, bir işiniz mi var?” diye sordum. “Seni görmeye geldik.” dediler. Kendilerine Dafa’nın gerçeğini anlattım, ancak dinlemediler. Kocama birkaç söz söyledikten sonra gittiler. Ne söylediklerini tam duyamamıştım.

Beklemediğim bir şekilde birkaç gün sonra, köy muhtarı kocamı arayıp bana hala uygulama yapıp yapmadığımı sormuş. Kocam da “Evet yapıyor, karışamıyorum.” diye cevap vermiş. Köy muhtarı: “Yarın karakoldan ve 610 Ofisi’nden (Falun Gong’u bastırmak için kurulan özel birim) adamlar gelip onu tutuklayacaklar, yukarının emri.” demiş. Kocam eve gelip “Yarın seni yakalamaya gelecekler.” dedi. Başta şaka yaptığını zannettim, ama ciddi olduğunu görünce durumu anladım.

Kullandığım eşyaları toparladım. Açıkçası içimde buruk bir his vardı. Çünkü daha önce Pekin’e gidip Dafa’yı savunduğum için beni yasa dışı şekilde 3 sene zorunlu çalışma kampına göndermişlerdi. “Dönüştürülmeyi” reddettiğim için ağır işkenceler yapmışlardı. Bana zehir verdiler, bu yüzden hala normal yürüyemiyordum. Ancak bir yürüteçle evde dolaşabiliyordum, ev işlerini ve yemeği güçlükle yapıyordum. Vücudumu bu hale getirdikleri halde hala vazgeçmiyorlar, zulme devam etmek istiyorlardı.

Kaçıp gitme şansım da yoktu. Uzun uzun düşününce, geriye bir tek Shifu’dan yardım istemek kaldı. Doğru düşüncelerimi güçlendirerek bana zulmetmek isteyen kara elleri, çürümüş hayaletleri ve Çin Komünist Partisi’nin kötü ruhani unsurlarını yok etmeye odaklandım. Gece de yine doğru düşünceler göndermeye devam ettim.

Sabah erken kalktım. Kocam çamaşır makinesini çalıştırıp çamaşırları yıkadı. Ben de “Yemek hazırlayayım mı?” diye sordum. Eşim, “Hala yemek mi düşünüyorsun?” diye cevap verdi. Yemek yaparken de bir yandan doğru düşünceler göndermeyi sürdürdüm. O sırada zihnimde bir cümle belirdi:

“Onların arkasındaki kötü ruhani varlıkları temizlediğinde, geriye sadece sıradan insanlar kalır.”

Bunun bana Shifu’nun bir işareti olduğunun farkına vardım. Hemen elimi dik tutarak güçlü doğru düşünceler gönderdim:

“Bugün beni zulmetmek için görmeye gelen kişilerin arkasındaki tüm kara eller, çürümüş hayaletler, Çin Komünist Partisi’nin kötü ruhani unsurları ve bütün yanlış düşünceler tamamen yok olsun!”

Kısa süre sonra üç araba geldi. Arabanın içindeki kişiler sırayla evin içine girdiler. İçeri girenlere “Yine rahatsız etmeye mi geldiniz?” dedim. Onlara gerçeği anlattım, “Kendinize bir çıkış yolu bırakın, Dafa uygulayıcılarını korumak aileleriniz için de iyi olur.” dedim. Bana “Seni görmeye geldik.” dediler. Onlara yaklaşık yarım saat boyunca Dafa’nın gerçeğini açıkladım.

En sonunda, 610 Ofisi’nden sorumlu bir yetkili benimle konuştu, bana “abla” diye hitap etti. “Evinde iyi bir şekilde yaşa, dışarıya çıkıp dolaşma.” dedi. “Çin Komünist Partisi beni bu hale getirdi. Çalışamıyorum, duvara tutunarak yürüyorum, yürümekte zorlanıyorum. Nasıl dışarı çıkıp dolaşayım ki? Siz de Çin Komünist Partisi’nden ayrılın ki güvende kalın. Cennet, Çin Komünist Partisi’ni yok edecek, kimse bunu durduramaz!” diye cevap verdim. Giderken “Yemek yemeden gitmeyin.” dedim, “Gerek yok.” diyerek hep birlikte çıkıp gittiler.

Onlar gittikten sonra kocama korkup korkmadığını sordum. Şöyle dedi: “Geldiklerinde çok sert, tehditkar görünüyorlardı ama içeri girince hepsi sustu, kimse konuşmadı.” Ben de “Bu iyi ile kötünün savaşı. Dafa’nın gücü sayesinde arkalarındaki kötü varlıklar yok olunca, sıradan insandan başka ne olabilirlerdi ki? Shifu da her an, her yerde Dafa uygulayıcılarını koruyor.” diye cevap verdim.

Ertesi sabah Shifu’ya saygımı göstermek için tütsü yakarken ağlamak istedim ama tek bir damla gözyaşı bile dökemedim. İçimden “Neden ağlayamıyorum?” diye sordum. Tam o sırada Shifu’nun şu sözleri zihnimde canlandı:

“Sizler gerçekten Fa’nın içinde uygulama yapıyorsunuz; bu yüzden sıradan insanların duygusal minnet duygusunu, o tür şükran ifadesini göstermemelisiniz.” (Singapur Fa Konferansında Fa'yı Öğretme)

Bu sözleri anlayınca, Shifu’nun sıradan bir insanın “minnet ve duygusallık” seviyesinde kalmamamı beklediğini, aksine gerçek bir yükseliş elde etmemi istediğini kavradım.

Diz çöküp başımı yere koyarak, Shifu’ya şükranlarımı sundum. Shifu benim için büyük bir sıkıntıyı daha ortadan kaldırdı. Bu, doğru düşünceler göndermenin gücünün, Dafa’nın yüceliğinin tezahürüdür.

Orijinal Çince makale