(Minghui.org) 2005 sıralarında, bölgemizdeki şehir hastanesi işe almak için temizlik görevlisi arıyordu. Evi zar zor geçindiriyorduk, bu nedenle ben de bu işe başvurdum ve temizlik görevlisi oldum; bir katın temizliğinden sorumluydum. Genelde hastanenin temizliği en zor işlerden biridir; her gün gelip giden insan sayısı çok fazla olur. Özellikle tuvaletler öyle çabuk kirlenir ki azıcık gecikseniz koku dayanılmaz hale gelir. Hele ki bazıları resmen ortalığı batırıp giderler. Bu nedenle ilk başlarda çok zorlandım, ama zamanla alıştım ve artık pek dert etmiyorum.

Bulduğum Parayı Sahiplerine Teslim Ettim

Bir defasında tuvaleti temizlemeye gidecektim. İçeriden bir kişi yeni çıkmıştı. İçeri girince lavabonun üzerinde bir tomar para gördüm. Onu az önce çıkan kişinin düşürdüğünü düşündüm ve hemen parayı alıp peşinden koştum. Ama kapının önündeki caddeye baktığımda kadın çoktan gözden kaybolmuştu. Bunun üzerine tuvalet kapısının önünde bekledim. Yaklaşık 20 dakika sonra, bir kadın etrafa bakınarak yanıma doğru geldi. “Bir şey mi arıyorsunuz?” diye sordum. “Evet,” dedi, “paramı kaybettim ama nerede düşürdüğümü bilmiyorum.” “Ne kadardı?” diye sordum. “500 yuan,” dedi. Elimdeki parayı kontrol ettim, tam 500 yuan’dı. Parayı ona uzattım. Kadın ısrarla bana 100 yuanını vermek istedi. “Paranın bir kısmını alacak olsaydım, zaten size belki hiç geri vermezdim. Ben bir Falun Dafa uygulayıcısıyım, sizin paranızı alamam,” diye cevapladım.

Bu esnada etrafta birçok kişi olup biteni gördü. Daha sonra kapının önünde közlenmiş tatlı patates satan birine Dafa’nın gerçeğini anlattığımda, hemen Çin Komünist Partisi ve bağlı kuruluşlarından çekilmeyi kabul etti. Çünkü parayı iade edişimi görmüş, Falun Dafa uygulayıcılarının gerçekten iyi insanlar olduğunu anlamıştı.

Başka bir seferinde de hemşirelik bölümü şefinin odasının önünde para buldum. Onun düşürdüğünü sanarak masasına koydum. Hemşire şefi bunun kendisine ait olmadığını söyledi: “Parayı sen sakla,” dedi. “Bu para benim değil, ben alamam,” diye karşılık verdim ve yine masasına bıraktım.

Hoşgörülü ve Anlayışlı Olmak 

Şehir hastanesinde birkaç yıl çalıştıktan sonra, başka bir fabrika hastanesine geçtim. Birkaç yıl sonra bu hastanenin temizlik işlerini üstlenen şirket değişti ve temizlik alanları yeniden paylaştırıldı. Hastanedeki bir bölüm daha önceki temizlik görevlisinden memnun olmadığı için değiştirilmesi konusunda ısrar etmiş. Sorumlu kişi beni o servise de yolladı. Böylece iş yüküm iki katına çıkarken maaşım artmadı. “Bir uygulayıcı şart koşmaz, nasılsa öyle kabul edeyim,” diye düşündüm. Sonuçta temizlik ekibi içinde en fazla işi ben yapar oldum. Sonrasında grup lideri ve yönetici, “Sen gerçekten iyisin, hiç sesin çıkmıyor,” diyerek beni takdir ettiler.

Bir gün duş odasını temizlerken, oradaki bir hasta bana, “Klozetleri de sen mi temizliyorsun?” diye sordu. “Evet,” dedim. Kadın, “Şu paltoya baksana, tuvaletten sonra yakılarak delik deşik olduğunu gördüm,” dedi. Baktım, gerçekten küçük birkaç yanık deliği vardı. “Ne zaman oldu?” dedim. “Pazartesi,” diye cevapladı. Oysa o gün cuma idi, aradan günler geçmişti. “Bana parasını ödeyeceksin, paltomu 1000 yuandan fazla ödeyerek almıştım,” dedi. Paltosu zaten yıllardır giyilmiş, epey eskiydi. “Size 200 yuan vereyim,” dedim. “Tamam,” deyince cebime baktım, sadece 100 yuanım vardı. Asansör işleten iş arkadaşımdan borç almak istedim. O arkadaşım, “Olayın üstünden epey geçmiş, yasal olarak zaman aşımı bile olabilir. Niye uğraşıyorsun? Vermeyeceğim,” dedi. Kadın bunun üzerine müdürle ve ekip lideriyle konuşmuş; ekip lideri de “100 yuan versen yeter” diyordu. Ben, “150 yuan vereyim,” diye tutturdum. Çünkü daha önce “200 vereceğim” demiştim, onu düşürmek hoş olmaz diye düşündüm. Kadın da kabul etti. Servisteki hemşire şefi, hemşireler ve hastadan sorumlu doktor da bu 50 yuanı benim yerime vermek istediler, ama kabul etmedim. Kendim ödedim.

Aynı dönem, poliklinik temizliğinden sorumlu başka bir çalışan da tuvaleti kullanmak isteyen biriyle benzer bir olay yaşadı ve birbirleriyle tartışmışlar; tartıştığı kişi kızgınlıkla hastane başhekimine şikayet etmiş, bunun sonucunda poliklinik görevlisi 100 yuan ceza almış. Bu olay büyük tartışmalara yol açtı. Bu iki olay karşılaştırılınca, patron toplantıda beni övüp durdu.

Herkesin Övgüsünü Kazanmak 

Fabrika hastanesinde çalışırken, hemşirelere Dafa’nın gerçeğini anlatıyordum. Hemşirelerden biri, “Senin içinden dışına kadar hep bir hoşgörü hissi yayılıyor, herkes seni seviyor,” dedi. Gerçekten de hemşireler, doktorlar bana saygılı davranıyorlardı. Hastane yöneticileri sık sık hijyen kontrolü yaparlardı, başhekim “Gayet temiz, koku yok,” derdi. Bir hasta yakını, “Sürekli gülümsüyorsun, hiç yakınmıyorsun. Bazı meslektaşların ortalığı kirli görünce söylenip duruyor,” dedi.

Bir yaşlı teyze vardı, oğlu hastanenin başhekimi olduğu için insanlara pek yüz vermezdi; ama beni her gördüğünde gülümseyip benimle sohbet ederdi: “Bakıyorum, tuvaleti ne güzel tertemiz yapıyorsun,” diye iltifat ederdi.

Bu iki hastanenin yanı sıra, başka bir hastanede de 4 yıl çalıştım. O süre boyunca yöneticiler beni birçok kez toplantılarda övüp “Onun temizliği çok iyi,” derlerdi. Yeni başlayan personeli sabırla eğitirdim. Hastane idari işlerinden sorumlu müdür de “Senin sorumlu olduğun kat, denetim dışı alan,” diye söylerdi.

Oradan ayrılırken, grup lideri, yönetici, müdür ve tüm sağlık personelleri çok üzülüp gitmemi istemediler.

Kocam Dafa’yı Uygulamamı Destekliyor 

Yıllar önce, kocam ticaret yaparken yaklaşık 1 milyon yuan kadar dolandırıldı. Ondan sonra hiç işe gitmedi, kaybettiği sermayeyi yeniden kazanmak için hep “büyük bir iş” peşinde koştu. O günden beri, halk arasında “büyük para kazanmak ister, küçük parayı reddeder” şeklinde nitelendirilen tiplerden oldu. Yaklaşık 20 senedir ev masraflarını benim küçük maaşımla karşılıyoruz.

Bir gün sohbet ederken kocam, “Benim durumumdaki arkadaşlarımın çoğunun evlilikleri parçalandı, sadece sen benim yanımda kaldın,” dedi. Cevap vermedim ama içimden, “Çünkü ben Dafa’yı uyguluyorum. Eğer sıradan bir insan olsaydım, çoktan boşanırdım. Günümüzde herkes o kadar maddiyatçı ki kim bir adamı boşuna besler?” diye geçirdim. O, yemek yapmaktan başka hiçbir şey yapmıyordu. “Ben kalbimden Falun Dafa’yı destekliyorum, Dafa’nın iyi olduğunu biliyorum. Sen kimseye yük olmadan her şeyi hallediyorsun; nasıl iyi olmayacaksın ki!” diye ekledi.