(Minghui.org) Son zamanlarda Trump, ABD’ye ürün satan 100 ülkeye gümrük vergisi uygulamaya başladı. Şu ana dek dünya genelinde 75 ülke sıraya girip Trump Hükümeti ile müzakere randevusu talep etti. Bu ülkeler, ABD’ye yönelik gümrük vergilerini düşürerek karşılığında ABD’nin de kendilerine uyguladığı gümrük vergilerini orantılı biçimde düşürmesini; ayrıca Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) kendi topraklarında menşe değiştirme (“made in” etiketi değiştirme) benzeri yöntemlerle yaptığı usulsüzlükleri engelleyerek, ÇKP’den kopmayı ve böylelikle ABD’nin güvenini kazanıp bir ittifak ilişkisi kurmayı amaçlıyorlar.

Dünyada yalnızca ÇKP durmaksızın Trump’a saldırmakta ve ABD’yi kışkırtmaktadır; bu nedenle Trump, Çin’e uygulanan gümrük vergilerini ciddi oranda yükseltmiş ve 10 Nisan itibarıyla bu oran %145’e ulaşmıştır.

Değerlerin Savaşı

ABD’nin, Çin’den gelen ürünlere yönelik vergileri yükseltmesi, ÇKP’nin ABD’ye “Çin malı” ürünleri dökmesine set çekecektir. Buna karşılık ÇKP, ABD’ye yüksek oranda vergileri misilleme biçiminde uygulayarak cevap vermeyi sürdürüyor. Ayrıca, ÇKP yine her zamanki gibi “başarıları kendine yontma ve suçu başkalarına atma,” “Parti her zaman haklıdır” tavrıyla Çin halkını ABD’ye, Trump’a nefret duyması için kışkırtıyor. Çin’deki internet dünyasında son yıllarda popüler olan bir tabirle söyleyecek olursak, ÇKP’nin ABD’nin ulusal politikalarına verdiği tepki, ÇKP’nin tam bir “tuhaf mahluk” olduğunu gözler önüne seriyor. Nitekim ÇKP, kin ve mücadeleyi ilke edinmiş bir anormallik olduğunu bir kez daha tüm dünyaya gösteriyor. Gerçekte, Çin anakarasındaki insanların dünya çapında tepki çeken bir kısım davranışları—örneğin başkalarına saygı göstermemek, kurallara uymamak, her şeyi denetim altına alma hevesi, çatışmacı tutum, zorla el koyma veya yalan söyleme vb.—tamamen ÇKP’nin küçük yaştan itibaren dayattığı beyin yıkama ve kötü örnek olma pratiğinin sonucudur.

Aynı zamanda şu soru da gündemde: Neden ABD ve birçok ülke, ÇKP’den kopmayı tercih ediyor? Bu yazıda kısmen bu konuya da değinilecek.

Sözde “gümrük vergisi savaşı” özünde bir değerler savaşıdır; tüm ülkeler şu ikilemle karşı karşıyadır: Özgür dünyayı temsil eden ABD’yi mi seçmeli, yoksa Marksizm-Leninizm değerler sistemini temsil eden ÇKP’yi mi? Her ülke nihai olarak hangi tarafta olduğunu açıkça belli etmek zorunda. Özellikle de son 25 yıldır dünya ülkeleri, ÇKP ile “uyumlu” görünüp Falun Gong uygulayıcılarının maruz kaldığı zulüm için yüksek sesle itiraz etmiyordu. Peki şimdi, hangi ülkenin geleneksel değerlere, ilahi olana geri dönmeye istekli olduğunu nasıl anlayabiliriz? Hangi ülkenin nasıl bir geleceğe yöneleceğine nasıl karar verilebilir? Bu sürece mutlaka bazı somut gelişmeler rehberlik edecektir. Bir benzetme yaparsak, tıpkı bir bireyin Dafa uygulayıcılarının anlattığı gerçekleri (“Falun Dafa’nın iyi, Doğruluk-Merhamet-Hoşgörünün iyi” olduğu gerçeğini) kabul edip ona göre tutum değiştirmesi, hatta üç geri çekilmeyi (ÇKP, Komünist Gençlik Birliği, Kızıl Genç Öncüler üyeliklerinden çıkma) yapmasıyla geleceğe adım atabilmesi gibi.

Anakara Çin’deki halk, uzun süreli bilgi eksikliği ve tek taraflı propaganda ortamında olduğundan, büyük çoğunluğu yalnızca Partinin söylemlerini duyabiliyor ve ÇKP’nin düşünce tarzını kendi düşüncesi olarak benimsiyor. Bugünlerde, birçok Çinli, Trump’ın Çin’e yönelik yüksek gümrük vergilerinin Çin’in ekonomik durumunu kötüleştireceğinden endişe duyuyor, aynı zamanda ÇKP’nin kışkırtmasıyla Trump’a öfke kusuyor. Ekonomik koşullar, halkın yaşamını doğrudan etkilediğinden, ekonominin kötüleşmesinden endişe etmek sıradan insanlar için normaldir. Fakat bugün kaygılanmanın tek başına artık ne faydası var? Salt kaygı duyup durmak ruhsal depresyona yol açabilir; durumu iyileştirmez. ÇKP ile birlikte Trump’a küfretmek ne işe yarar? Sadece öfke ve kötülük duygularıyla dolup taşan, çirkin bir üsluba hapsolan bir toplum yaratır. Oysa insanların büyük çoğunluğu kalbinin derinliklerinde böyle bir hayatı arzulamaz.

Bir Dafa uygulayıcısı olarak biliyoruz ki bir ülkenin ekonomisinin iyi veya kötü oluşu ve bir bireyin yoksul ya da zengin olması, karma ve erdemle bağlantılıdır. ÇKP’nin Falun Gong’a karşı 25 yıldır yürüttüğü yok etmeye yönelik zulüm kampanyasında, kaç kişi bu baskıya bilfiil katkıda bulunmadı ki? Kaç kişi doğrudan zalimlik yaptı? Kaç kişi, Falun Gong uygulayıcılarının canı ve kanı pahasına kendine mevki veya çıkar sağladı? Bu süreçte ne kadar karma birikti! Eğer bu kişiler 30-40 yıl boyunca kişisel servet artışından faydalanıp rahat bir hayat sürdüyse, bugün ilahi adaletin tecelli etmesi gelip çattığında yakınmanın ne yararı var? Kişi kendine bakıp yaptıklarını sorgulamalı. Batı’nın geleneksel inancına göre, bir insanın başına gelen herhangi bir durum, mutlaka o kişinin kendi eylemleriyle bağlantılıdır.

“Başarıyı sahiplenmek, hatayı başkasına yüklemek” deyimi, kötü bir şey olduğunda sorumluluğu hep dışarıya yükleyip başkalarını suçlama; güzel bir şey olduğunda ise bunu kendine mal etme anlamına gelir. Tanrı’nın gözünde, sıradan insanlar için bile bakıldığında bu, fazlasıyla erdem kaybettiren bir davranıştır. Bu sadece uygulayıcıların sorun yaşadıklarında içlerine bakıp kendi hatalarını bulması gereken bir ilke değildir; normal, erdemli bir insan da herhangi bir çatışma veya sorunla karşılaştığında önce kendisine bakmalıdır. Elbette bir uygulayıcı, sorunla yüzleştiğinde “kendi içine bakma” yöntemini çok daha titizlikle uygulamak zorundadır. İlahi yargı gerçekleşmeden önce, içimize dönüp kendimizi gözden geçirmez, gayretli olmaz, hatalarımızı değiştirmeyi istemez ve xinxing düzeyimizi yükseltmezsek, hiçbir olumlu sonuç elde edemeyiz.

Tabii, Çin halkı içinde çok az da olsa zulme katılmamış, hatta Falun Gong uygulayıcılarını desteklemiş, onlara sempati duymuş ya da gerçekleri öğrenip zulmü bırakmış, Dafa uygulayıcılarının tavsiyelerini dinleyerek ÇKP ve yan kuruluşlarından (“Gençlik Birliği” ve “Kızıl Genç Öncüler”) ayrılmış kimseler var. Fakat bu kişiler bile, belki hayatlarında başka nedenlerden kaynaklanan karmaya sahip olabilirler; karmayı yalnızca acı çekerek yok etmek mümkündür, zevk ve eğlenceyle değil.

Eylül 2024’te Shifu, “Bu Dünya Neden Bilinmezlik Alemidir ?”  başlıklı yeni bir makale yayınlayarak şu ifadelere yer verdi: 

“Peki bunun sebebi nedir? Sebebi şudur. Büyük evren ve içindeki çok sayıda sistem, Oluşum, Durağanlık, Yozlaşma ve Yıkım kozmik döngüsünün son aşamasına ulaştı. Ve her şey korkunç bir son yok oluş ve tamamen yok olma olasılığına doğru ilerlerken, Yaratıcı tüm yaşamları kurtarmaya karar verdi.”

Olayları Bir Dafa Uygulayıcısı Olarak Anlamak

Biz Dafa uygulayıcıları da konuyu sıradan insanların veya kendi kişisel çıkarlarımızın perspektifinden değil, Fa’yı (Evrensel Yasayı) esas alarak ve kendimizi gerçekten Dafa uygulayıcısı olarak görerek değerlendirmeliyiz.

Çin’deki bazı uygulayıcılar, “Çin’e uygulanan gümrük vergisi artışı haberlerini ilk duyduğumda ben de sıradan insanlar gibi biraz rahatsız oldum, Çin ekonomisi kötüye giderse ben de zarar görür müyüm diye endişe duydum. İçimden ÇKP’ye dair bir serzeniş geçti: Parti kendi iktidar gücünü korumaktan başka bir şey düşünmüyor; kendi hırslarını gerçekleştirmek için Çin halkının canını hiçe sayıyor. Örneğin, gerekirse halkı 1960’lardaki gibi ot-çöp yemeye mecbur bırakabilir veya pandemi nedeniyle şehirleri kapatıp insanları açlıktan ölüme terk edebilir; onun derdi her zaman iktidarı korumak ve dünyaya hükmetmek. Başta, ‘gümrük vergisi savaşı’ esasen sistem dışındaki özel sektör çalışanlarını etkiler, Parti içinde maaşı sabit olan bürokratların umrunda bile olmaz, diye düşündüm. Bunu duyan insanlar ‘Bu savaş ÇKP’yi gerçekten çökertebilir mi?’ diye şüpheye düşebilir.” diyerek paylaşımda bulundular.

Daha sonra bu arkadaşlar Shifu’nun ilgili Fa öğretilerini hatırladılar: Batı Amerika Uluslararası Fa Konferansı’nda bir öğrenci şu soruyu sormuştu:

Öğrenci:Çin'de üretilen ürünler ABD'de satıldığında, para Çin'e akacak ve Falun Gong öğrencilerine zulmetmek için kullanılacak. Bu yüzden artık Çin malı bir ürün satın almayacağım. Düşüncem doğru mu?

Shifu:Tabii ki bunda yanlış bir şey yok. Birçok öğrenci de onları boykot etmiyor mu? (Shifu gülüyor) Fakat görünen o ki, sadece bizim öğrencilerimiz onları boykot ettiğinde, etkisi o kadar büyük olmuyor. (Shifu gülüyor) Ve eğer size finansal sıkıntı getirecekse bunu yapmayın. Bunları temel ihtiyaçlar nedeniyle alıyorsanız, o zaman önemli değil. Fakat dünyadaki tüm insanlar durumu anlasalardı, bu kötülük için dehşet verici olurdu.” (Batı Amerika Uluslararası Fa Konferansında Fa'nın Öğretilmesi)

ÇKP Falun Gong’a zulmederken “Çin malı ürünleri satın almamak” bireysel düzeyde çok kısıtlı bir eylem kalıyordu. Fakat şimdi, Trump yönetiminin ÇKP’ye karşı uyguladığı “gümrük vergisi savaşı,” aslında göksel değişimlerin etkisiyle, ABD hükümeti bazında “Çin malı ürünleri artık almamak” anlamına gelmiyor mu? Dahası, ABD pek çok ülkeyi de ÇKP’den kopmaya teşvik ediyor. Bu, “Cennetin ÇKP’yi yok etmesi” planının bir adımı olabilir mi? Küresel bir ekonomik durgunluk, özellikle de Çin’de ekonominin büyük ölçüde gerilemesi, kurtarılabilecek canlıların kurtuluşu için bir aşama olabilir mi?

“Ekonomik savaşla ÇKP’yi çökertmeye çalışmak işe yarar mı?” konusundaki şüphelere gelelim. Los Angeles Fa Konferansı’nda başka bir öğrenci şu soruyu sormuştu:

“Soru: Büyük Batılı şirketlerden bazıları bizlere ‘Çin’e yapılan yatırımları durdurmamız mı gerekiyor?’ diye soruyor. Nasıl cevap vermeliyiz?” 

Shifu şöyle yanıt vermişti:

“Yatırımları bırakıp, ‘Çin’e para götürmeyelim’ diyecek kadar vazgeçebilecek olanlar çıkabilir mi bilemiyorum. Olursa çok iyi. Ben meseleyi şöyle görüyorum: Daha önceki bir konferansta ‘Çin’e yatırım yapmak, Çin’i zenginleştirmek, insanların yaşam koşullarını iyileştirmek’ gibi durumların tek başına bir sorun olmadığını belirtmiştim. Benim karşı olduğum şey, Falun Gong’a yönelik zulüm devam ederken oraya durmaksızın ve büyük miktarlarda para akıtılması. Bu sayede ÇKP, Falun Gong’a zulmetme gücünü elinde tutuyor. Zulmün en acımasız olduğu dönemlerde ÇKP, gayri safi milli hasılasının dörtte birini Falun Gong’a zulmetmek için harcamıştı. Bu devasa bir meblağ! Bu kadar parası olmasa Falun Gong’a zulmedebilir miydi? Asla zulmedemezdi! Günümüz Çinlilerinin çoğu zaten Parti’ye inanmıyor. ÇKP para vermezse kimse bu işe yanaşmaz. Üstelik herkes Falun Gong uygulayıcılarının iyi insanlar olduğunu da biliyor. Parti para sağlamayınca, kim bu işi yapar ki?” 

Tarihsel olarak, ÇKP her zaman tanrılar tarafından yok edilmesi gereken bir hedef oldu; bu yüzden defalarca yok olmanın eşiğine geldi. Öte yandan “eski güçler” tarafından da sürekli kullanıldı; böylece birçok kez ölümün eşiğinden döndü. Fakat bu kez, eski güçler büyük ölçüde temizlendi, geride ancak ÇKP’nin bu kırmızı ejderhasını ayakta tutmaya çalışan düşük seviyeli bazı kötü varlıklar kaldı. Ekonomik açıdan ağır darbelere maruz kaldığında, ÇKP yine kendi lüksünü sürdürebilir, krizin bedelini yeniden Çin halkına yükleyip onları ot yemeye, ağaç kabuğu çiğnemeye mahkûm edebilir. Peki yine de ne kadar dayanabilir?

“Soru: Fa-düzeltmesinin bu özel döneminde, Amerika'daki bazı uygulayıcılar, ekonomiden dolayı işlerini kaybettiler...

Shifu: Bunlar, eski güçlerin marifetleridir. Şunu daima aklınızda tutmalısınız: Ben, bugün Dafa uygulayıcıları arasında meydana gelen engellemelerin hiçbirini kabul etmiyorum; meydana gelmemesi gereken her şey eski güçlere ait olan düzenlemelerdir. Onlar sizin kişisel uygulamanızı en öncelikli şey olarak kabul ediyorlar. Elbette kişisel Tamamlanma en öncelikli şeydir, çünkü Tamamlanmaya ulaşmayı başaramazsanız, geriye konuşacak bir şey kalmaz. Fakat günümüzdeki Dafa uygulayıcıları geçmişteki tüm zaman dönemlerindeki uygulama yollarındakilerden farklı bir şey yapmaktadır ve çünkü sizler, kişisel Tamamlanmanızı aşan daha büyük bir sorumluluk üstlendiniz. Yaşamları kurtarmak ve Fa'yı onaylamak. Bunlar, sizin kişisel uygulamanızı fazlasıyla aşmaktadır, çok daha büyük konulardır. Ve bu konu, eski güçlerin doğru bir şekilde ele alamayacağı bir konudur ve sizin için engellemeler yaratıyorlar. Bunları reddedin ve hepsiyle doğru düşünceler ile yüzleşin.” (2003 Fener Bayramı Sırasındaki Batı Amerika Fa Konferansında Fa'nın Öğretilmesi)

Tarih boyunca, ÇKP, ABD’yi kandırdığı veya ABD’den faydalandığı dönemlerde de ABD’nin karşı hamle yaptığı bu dönemde de Amerikan karşıtlığını kışkırtmaktan asla vazgeçmemiştir; bu “ABD düşmanlığı” fikri, Çinliler üzerinde derin etki yaratmıştır. Şu anda Çin’de birçok sıradan insanın ekonomik zorluklar sebebiyle işini kaybettiği biliniyor; ama ÇKP’nin propagandası yüzünden insanlar suçu ÇKP yerine Trump hükümetine atıyor ve “Gümrük vergisi savaşı, Amerikalıların bize iyi bir hayat sürdürmemize izin vermemek için kasıtlı yaptığı bir şey” diye düşünüyorlar. Bu tam olarak ÇKP’nin hileli yönteminin klasik örneği: Yalan söyle, krizi başkasına yükle, odağı saptır, ABD’ye, Japonya’ya kin duy. ÇKP bunları her defasında oynar ve Çin’deki birçok sıradan insan, alışkanlık gereği yine kandırılmayı sürdürür; farkında olmadan veya bilerek ÇKP’nin safında yer alır. Yeterince “içsel dönüşüm” geçirmeyen bazı uygulayıcılar da bu tuzağa düşebilir.

Peki bu ortamda, sıradan Çinli insanlara nasıl yardım edip onların zihinlerindeki önyargıları kırabiliriz?

Yanlış Anlamaları Açıklığa Kavuşturmak

Anakara Çin’deki bazı uygulayıcılar, insanlara bu konulardan birkaç örnek anlatmaya başladı. Elbette siz henüz meseleyi tam kavrayamadıysanız ya da konuyu nasıl ele alacağınızdan emin değilseniz, özellikle bu “gümrük vergisi savaşı” konusunu açmak zorunda değilsiniz. Sadece Falun Dafa’nın ne kadar iyi olduğunu ve ÇKP’den (Çin Komünist Partisi, Gençlik Birliği, Kızıl Genç Öncüler) ayrılmanın önemini anlatabilirsiniz. Yine de “Fa-düzeltmesi” sürecine ayak uydurmak istiyorsanız, biraz zaman ayırıp bu konuyu netleştirmeniz faydalı olabilir.

Eğer sıradan insanlar bu konuyu açıyorsa, aşağıdaki örnek fikirlerle onlara yardımcı olabilirsiniz:

“Gümrük vergisi savaşı”nın özü, ABD’nin artık ÇKP ile aynı safta olmak istememesidir.

Düşünün, her yıl aynı bakkaldan birkaç on bin yuanlık alışveriş yapıyorsunuz. Fakat bu bakkal sürekli size hakaret ediyor, sizi kötü gösteriyor, cüzdanınızdan gizlice para çalmaya çalışıyor ve hatta sizi “biçilecek ekin sapı” olarak görüyor. Siz böyle bir dükkândan alışverişe devam eder misiniz? Elbette hayır, başka bir markete gidersiniz.

Şu anda ABD tam da o “müşteri” konumunda; Çin ise “o bakkal.” ABD, her yıl Çin’den yüz milyarlarca dolarlık mal satın alıyor. Fakat ÇKP sürekli ABD’ye yönelik “fırsat bulursak Amerika’yı yok edeceğiz, dünyaya hâkim olacağız” diyerek hevesleniyor. ABD bunu kabul eder mi? Bu gümrük vergisi krizini yaratan aslında ÇKP’nin kendisidir.

ÇKP’nin temel ideolojisi, “komünist olmayan tüm ülkeleri ortadan kaldırmak”tır; bu, Komünist Manifesto’da açıkça yazılıdır. ÇKP, “başkalarının ülkesini yok edeceğiz” diyor; peki o halde başkaları neden ÇKP’den ürün almayı sürdürsün ki? Dolayısıyla asıl sorun ÇKP’den kaynaklanıyor. Çin halkının gerçek düşmanı, ÇKP’dir.

Neden ABD, Çin malı ürünleri almayı bırakınca Çin fakirleşiyor? Bu demektir ki Çin, son birkaç on yılda ABD’ye mal satarak zenginleşmiş, yani asıl zenginleştiren ÇKP değil, ABD’dir! Eğer ABD ürün almıyorsa ülke ekonomisi bozuluyor; demek ki Çin’i asıl zenginleştiren ÇKP değilmiş. Durum bu kadar netken, ÇKP neden sürekli ABD’yi tehdit ediyor, ABD’ye düşman gözüyle bakıyor? Amerika’yı düşman gibi göstermek neden? Çin halkının asıl düşmanı kim? Tabii ki ÇKP.

“Peki ÇKP bundan vazgeçip ABD’ye düşmanlık yapmasa olmaz mı?” diye sorulabilir. Ama ÇKP, ÇKP’dir; ideolojisi kin ve mücadeleye dayanır, özünde bu vardır. Çin halkı onca felakete şahit oldu; artık ÇKP’ye dair hayallere kapılmamalı.

Neden Çin’de ürettiğimiz ürünleri Çinliler kendisi almıyor da mutlaka ABD’ye satmak zorunda kalıyoruz? Çünkü Çin halkının alım gücü o kadar yüksek değil. Neden? Çünkü ÇKP, vergiler ve sayısız düzenlemeyle halkı aşırı derecede sömürüyor. Resmî istatistiklere göre toplam vergi yükü %70’e ulaşıyor. Halkın yarattığı servetin %70’i ÇKP tarafından alınıyor. Ayrıca yolsuzluk çok yaygın, bir de konut fiyatları, eğitim ve sağlık sistemi üzerinden halkın cebini boşaltan bir düzen var. Dolayısıyla Çinlilerde yeterli tüketim gücü kalmıyor. Elde biriktirilen ufak birikim de güvende olmuyor.

Eğer ÇKP gibi “Enternasyonal”i dayatan, “Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü”ye zulmeden bir rejim olmasaydı ve Çin, normal bir ülke olsaydı belki “ürettiklerimizi ille de ABD’ye satmak” mecburiyeti doğmazdı. Ama ÇKP’nin “yolsuzluk ve ahlaki çöküş” düzeni, Çin halkının sırtına yük bindiriyor. Aynı zamanda Çin menşeli ürünlerin ABD’ye büyük ölçüde dökülmesi ABD’deki istihdamı ve üretimi tehdit ediyor, bu nedenle Amerikalılar uyanmaya başladı ve artık “ÇKP’nin çöplüğü” olmak istemiyorlar. Bu nedenle de “Çin ekonomisinin gerilemesi” ÇKP’nin suçudur.

Başka bir uygulayıcı da şunu ekliyor: “ABD ile gümrük savaşı olsun veya olmasın, ÇKP hiçbir şekilde tabandaki halkı gerçek anlamda zengin etmez. ‘Halkı zenginleştirme’ söylemleri geçmişte de defalarca duyuldu ama hep boş laftı. Örneğin, ‘iç pazarı genişletmek, iç-dış çifte ekonomik dolaşım kurmak’ diye slogan atıldı; gerçekte ise emlak sektörünü şişirerek her ailenin birikimini sömürdüler, üç neslin birikimi bir anda buharlaştı. Aşırı çarpık bir ekonomi, er ya da geç bedelini öder. Bugün ekonominin darbe alması kaçınılmazdır; tüm sorumluluk ÇKP’dedir.”

Sonuç

Yukarıda anlatılanların hepsi tamamen doğru veya eksiksiz olmayabilir ama özünde ÇKP’nin “insan iradesi cenneti yener” iddiası aldatmacadır. Dünyanın gidişatı insanın isteğine göre belirlenmez. Trump’ın tekrar seçilerek ÇKP’yi çökertme hamlelerini hayata geçirmesi, Tanrı’nın iradesi ve desteği olmadan mümkün olmazdı. Öte yandan, Çin’de sözde “ekonomi uçuşa geçti” denen yıllarda bile aslında aylık geliri 2000 yuanın altında olarak yaşayan milyonlarca insan vardı. Bu gerçeğin ardında ÇKP’nin yolsuzluk, balon ekonomisi ve halkı sömürmesi yok mu? Bu apaçık “halkın refahını önemsememek” değil midir? Dolayısıyla, ÇKP ile aynı gemide giden Çin halkı hiçbir zaman gerçek bir refaha kavuşamaz, hele ki uzun vadeli refahtan söz edilemez. Bugün Çin ekonomisinin düşüşe geçmesi, muhtemelen ilahi takdirin devrede olduğu bir satranç hamlesidir.

Yukarıdakiler, şahsi anlayışlarımdır; yeri geldiğinde bir fikir vermesi amacıyla paylaşıyorum.

Orijinal Çince makale