(Minghui.org) 2002 yılında Avrupa’da öğrenim görürken Falun Dafa’yı keşfetme şansına sahip oldum. O zamandan bu yana, beni anneme karşı beslediğim köklü kini çözmeme yardımcı olan ruhsal bir yolculuğa çıktım. Dafa uygulamak sağlığımı iyileştirdi, aile hayatımda uyumu sağladı ve birçok mucize yaşamama vesile oldu. Bu özel Dünya Falun Dafa Günü vesilesiyle, deneyimimi aşağıda paylaşmak istiyorum.

Anneme Duyduğum Derin Kini Bırakmak

1980’lerde doğdum. Babam, “Dağlara ve Kırsala Gitme Hareketi” kapsamında şehirden kırsal bir bölgeye taşınarak orada yaşamaya ve çalışmaya gönderildi. Bu nedenle dindar Katolik olan babaannem ve büyükbabamla büyüdüm. Babaannem hiç okula gitmemişti ama tüm İncil’i ezbere okuyabiliyordu. Küçüklüğümden itibaren bana hep, “Eğer biri sağ yanağına vurursa, sol yanağını da çevir” derdi. Onların rehberliğinde, alçakgönüllü ve hoşgörülü bir kişilik geliştirdim, her zaman başkalarına yardım etmeye hazırdım. Birçok komşu benim iyi bir çocuk olduğumu söylerdi. Ara sıra biraz yalnız hissetsem de, nispeten kolay ve özgür bir çocukluk geçirdim.

12 yaşına geldiğimde, ailem küçük erkek kardeşimle birlikte Pekin’e geri döndü. Takip eden birkaç yıl boyunca onlarla yaşamak benim için adeta bir kâbusa dönüştü. Annem son derece rekabetçiydi ve çıkarları doğrultusunda hareket ederdi. Ona göre ben yalnızca kitap okuyan, başka hiçbir şeyden anlamayan zavallı bir kitap kurduydum. Sıklıkla babaannemi beni mahvetmekle suçlardı.

O birkaç yıl boyunca annem bana her gün sözlü şiddet uyguladı ve sık sık da fiziksel olarak dövdü. Sıklıkla yemek yerken ağlar, gözyaşları içinde yatağa giderdim. 20 yaşıma geldiğimde mide hastalığı, sinüzit, burun kisti ve bel fıtığı dahil olmak üzere uzun bir hastalık listem vardı. Ancak beni en çok üzen şey, annemin erkek kardeşime gösterdiği yoğun ilgi ve sevginin bana gösterdiği muameleyle tam bir tezat oluşturmasıydı.

Sıklıkla hayatıma son vermeyi düşündüm. Ancak her seferinde, aklıma Mencius’un şu sözü gelirdi: “Gökyüzü birine büyük bir sorumluluk vereceği zaman, önce onun kalbini dertle doldurur, kaslarını ve kemiklerini zorlar, vücudunu açlığa maruz bırakır, aşırı yoksullukla sınar, yoluna engeller ve zorluklar çıkarır ki, bu onu uyanık kılar, doğasını sertleştirir ve yetersizliklerini telafi edip göreve hazır hale getirsin.”

Küçüklüğümden beri diğer boyutlardaki varlıkları görebiliyordum ve hep gökten birinin beni koruduğunu hissederdim. Her zaman yerine getirmem gereken büyük bir görevim olduğuna inanıyordum ve bu inanç bana yaşama gücü veriyordu.

Liseye başladıktan sonra nihayet ailemin yanından ayrıldım ve teyzemin yanına taşındım. Ailemi neredeyse hiç ziyaret etmedim ve babamla birkaç mesaj dışında onlarla hiçbir iletişimim olmadı.

Birkaç yıl sonra Avrupa’da üniversiteye gittim ve orada bana Falun Dafa’yı tanıtan ve sonrasında eşim olacak kişiyle tanıştım. Diğer boyutlardaki varlıkları görebilme deneyimlerim nedeniyle, Çin Komünist Partisi tarafından yoğun şekilde teşvik edilen ateizmi her zaman reddetmişimdir. Bu geçmişim, Dafa’nın öğretilerini hızla kavramamı sağladı.

Falun Dafa’nın temel kitabı olan Zhuan Falun’da Lunyü’yü okuduktan sonra, Shifu Li’nin ulaştığı derin seviyeyi fark ettim. Zhuan Falun’u okumaya devam ettikçe, anneme karşı olan kinimi bırakmam gerektiğini anladım. Aramızdaki sıkıntıların esas nedeninin geçmiş karmik bağlarımız olduğunu kavradım. Aslıma, gerçek benliğime geri dönmek için çıktığım ruhsal yolculukta, annemle olan çatışmaları çözmeli ve ona merhametle yaklaşmalıydım.

İlk adımı atarak annemi aradım. O olduğunu anlayınca hemen telefonu babama verdi. Babamla kısa bir konuşmanın ardından “Baba, annemle konuşmak istiyorum,” dedim. Şaşırdı ama mutlu bir şekilde telefonu anneme verdi. Beklediğim gibi, annem beni azarlamaya başladı. Ancak artık ne öfke ne de kin hissettim; bu bana komik ve gülünç geldi. Önce annem bu tepkime şaşırdı ama sonra o da gülmeye başladı.

O gün annemi aradıktan sonra bir daha asla beni sözlü olarak taciz etmedi. İki yıl sonra oğlumu doğurduğumda onu arayıp, “Beni dünyaya getirdiğin için teşekkür ederim,” dedim. Bu sözlerim onu derinden etkiledi ve ağladı.

Şiddetli Bel Rahatsızlığım Ortadan Kayboldu

Çocukluğumdan beri sağlık sorunları yaşadım. Annemle geçirdiğim yıllar ciddi zihinsel sıkıntılara yol açtı ve bu da sağlığımı daha da kötüleştirdi. Burun kistim görme sinirime baskı yapmaya başlamıştı ve neredeyse kör kalacaktım. Ayrıca ortaokulda beden eğitimi dersinde düşmem sonucu ciddi bir bel kası zedelenmesi yaşamıştım. Kuyruk sokumumu incittikten sonra zamanında tedavi görmedim ve bu durum giderek bel fıtığına dönüştü. Ağır bir şey taşıyamaz, uzun süre ayakta duramaz veya yürüyemezdim. Her kış mutlaka bir dönem hareket edemez hale gelir ve yatağa bağlı kalırdım. Doktorum ayrıca belimin yük taşıyamayacak kadar zayıf olduğunu ve hamile kalmam durumunda bebeği taşıyamayabileceğimi söyledi. O zaman sadece 18 yaşındaydım.

Falun Dafa uygulamaya başladıktan iki hafta sonra bir arkadaşım benden ağır bir valizi merdivenlerden aşağı taşımama yardım etmemi istedi. Dördüncü kattan birinci kata indikten sonra sırtımda hiç ağrı olmadığını fark ettim. Bu geçmişte hayal bile edemeyeceğim bir şeydi! Tarifsiz bir heyecan ve Shifu Li’ye karşı derin bir minnet duygusu içindeydim.

O zamandan bu yana, sağlık sorunlarımın çoğu birbiri ardına ortadan kayboldu. Hiç sırt ağrısı çekmeden oğlumu tam süreyle taşıyabildim. Beni muayene eden Çinli doktor arkadaşım bu duruma inanamadı.

Oğlum şu anda 20 yaşında. Dafa’nın kutsaması sayesinde sağlıklı büyüdü. Birlikte dışarı çıktığımızda birçok kişi beni ablası sanıyor çünkü Dafa’nın kutsamasıyla yıllar içinde görünümüm pek değişmedi.

Kişisel Çıkarları Bırakmak

On yıldan uzun bir süre önce, ailem Pekin’de üçüncü bir ev satın aldı. Babam, bu evin sadece kardeşimin üzerine yapılmasının bir sakıncası olup olmadığını sordu. Hiç tereddüt etmeden, “Sorun değil. Zaten sizinle birlikte kalamıyorum ve esas olarak sizinle ilgilenen kişi kardeşim olduğuna göre, evi ona vermeniz mantıklı,” dedim. Bana her şeyi kardeşime vermeyeceklerine ve bir kısmını bana bırakacaklarına dair söz verdiler.

Birkaç yıl önce ailem beni ziyarete geldiğinde, annemden diğer iki evden birini sattıklarını ve parayı kardeşime verdiklerini öğrendim. Şimdi kardeşim ve eşi üçüncü evde yaşıyor, annemle babam da kalan son evde. Bu da demek oluyor ki bu evlerin hiçbiri benimle ilgili değil. Biraz şaşırdım ve kendimi değer görmemiş hissettim. Ancak sonra kendime hatırlattım: Madem ki uygulamaya başladım, o zaman kişisel çıkarlardan vazgeçmeliyim.

Aradan birkaç yıl geçti ve ailem bu evlerden bir daha hiç bahsetmedi. Aileme yakın bir arkadaşımdan, herkesin bana yapılanın adil olmadığını düşündüğünü ve babamın durumu iyi yönetemediğini duydum. Ona, her şeyin erdem karşılığında geldiğini söyledim. Çok zengin olmasam da, düzgün ve sağlıklı bir yaşamım ve mutlu bir ailem var. Bunların hiçbiri parayla satın alınamaz. O da cömertliğime hayran kaldığını ve içimde Dafa’nın büyüklüğünü gördüğünü söyledi.

Dil Engelini Aşmak

Federal hükümetin bulunduğu bir şehirde yaşıyorum. Federal temsilcilerin katıldığı bir konferans sırasında, yerel Dafa koordinatörü dilekçeleri toplamak için bir gönüllü olup olmadığını sordu. Şehrimizde yalnızca üç evli çift olmak üzere çok az sayıda Dafa uygulayıcısı vardı. Eşimle birlikte, bir çift Çin’den yeni taşınmıştı ve yerel dili bilmiyordu, diğer çift ise uygun değildi. O dönem çalışmadığım için bu görev için en uygun kişi bendim.

Almanca’yı yalnızca bir ay çalışmıştım ve akıcı konuşamıyordum; bu da kendimi net ifade edip edemeyeceğimi düşünerek beni endişelendiriyordu. Sonra Shifu’nun Zhuan Falun’da bize öğrettiklerini hatırladım:

“Bu gong'un içerisinde, neredeyse evrenimizin her bir alanını oluşturan tüm maddeler bulunabilir.” (Zhuan Falun, 3. Ders) 

Bu durumda dilin kendisi de maddi olarak var olan ve tanrısal bir armağan olamaz mı? Bir Dafa uygulayıcısı olarak, nasıl olur da bir dil engeli Dafa hakkında gerçeği açıklamama engel olabilir? Bu fırsat çok değerliydi ve kaçırmamalıydım.

Basit bir düşünceyle, temsilcilerin toplantı yaptığı binaya gittim. Hemen hemen hepsiyle kendime güvenerek konuştum ve sorularını rahatlıkla yanıtladım. Bir kişi Almancamın çok iyi olduğunu söyleyip yerel bir okulda mı okuduğumu sordu. Bir başka temsilci ise Almanya’da mı büyüdüğümü sordu. Sadece bir ay Almanca çalıştığımı söyleyince hepsi şaşkınlık yaşadı.

O gün topladığım imzaları eşime gösterdiğimde gözlerine inanamadı. Bana nasıl cevap verdiğimi sordu, ben de temsilcilere söylediklerimi tekrar ettim. Bazı kelimeleri veya ifadeleri daha önce hiç öğrenmemiş olsam da, doğal bir şekilde aklıma gelmişti. Bunun Shifu’nun bana bilgelik vermesi olduğunu biliyordum.

O günden sonra Almanca çalışmaya zamanım olmasa da, gerçeği açıklama faaliyetlerinde ve günlük hayatta hâlâ akıcı bir şekilde konuşabiliyorum. Shifu’nun bana bir kapı açtığını hissediyorum.

Birkaç yıl sonra, Shen Yun’u tanıtmak için İsviçre’nin Fransızca konuşulan bölgelerine gittiğimizde benzer bir mucize gerçekleşti. Daha önce hiç Fransızca öğrenmemiş olmama rağmen Shen Yun’u tanıtacak birkaç cümleyi hızla hatırladım ve diğer uygulayıcılar telaffuzuma övgüler yağdırdı.

Bir gün bilet gişesinde tek başıma nöbetçiyken, müşterilerin bana Fransızca sorduğu tüm soruları mucizevi bir şekilde anlayabildim ve onlara Fransızca cevap verebildim. Yalnızca birkaç müşteriyle uzun konuşmalar yaptığımda, kendimi tam ifade edebilmek için Almanca veya İngilizce konuşmam gerekti. Şimdi o anı düşündüğümde, oldukça etkileyici geliyor. Shifu’nun güçlendirmesiyle o gün 16 bilet sattım.

Sonuç

Falun Dafa uygulamasında geçen 23 yıl boyunca, sürekli olarak kendimi geliştirdim ve takıntılarımı elimden geldiğince yok ettim. Eşim ve oğlum da Dafa uygulayıcısı olduğu için aile içinde büyük bir uyum var. Oğlum, arkadaşlarına Dafa’yı tanıtmak için fırsat kolluyor. Akranlarının çoğu aileleriyle iletişim kurmakta zorluk çekerken, o bizimle çok açık ve birlikte vakit geçirmekten keyif alıyor. Önümüzdeki günlerde karakterimi daha da geliştirmeye ve zihnimi arındırmaya devam ederek daha yüksek bir ruhsal seviyeye ulaşmak istiyorum.

(2025 Dünya Falun Dafa Günü Kutlaması için Seçilen Gönderi)

Orijinal Çince makale