(Minghui.org) Yakın zamanda Minghui’de yayımlanan “Yirmi Altı Savaş: Bir Rüyada Görülen Fa-Düzeltmesi Durumu” başlıklı makaleyi okudum. Makalenin yazarı, bir rüyasında bazı tanrılarla yaptığı konuşmaları anlatıyordu. Uygulayıcılar olarak, Falun Dafa’nın öğretilerini takip etmeliyiz, ancak bu makalenin bize daha iyi olmamız gerektiğini hatırlattığını düşünüyorum.
Makale, Falun Dafa uygulayıcılarını içeren 26 savaştan bahsediyordu. Bu, 1999 yılında Çin Komünist Partisi (ÇKP) tarafından başlatılan zulme karşı 26 yıllık çabalarına işaret edebilir. Uygulayıcılar bu savaşların çoğunu kazandı, ancak üç savaşı (21’den 23’e kadar) üst üste kaybettiler. Bu, 2020 ile 2023 arasındaki üç yıllık COVID pandemisine karşılık gelebilir. Benim anlayışıma göre, bu pandemi aslında hiç yaşanmamalıydı—çünkü uygulayıcılar Çin’de gerçeği insanlara açıklamakta ciddi engellerle karşılaştılar. Örneğin, normalde günde 50.000 kişi uygulayıcıların yardımıyla ÇKP örgütlerinden ayrılırken, pandemi sırasında bazı günlerde bu sayı 20.000’e kadar düştü.
Bu uygulayıcı, 2023 yılında bu rüyayı gördüğünde, 24’ten 26’ya kadar olan savaşlar henüz yaşanmamıştı. Tanrılar pek iyimser değildi. Makalenin yazarı, “Bunun nedenini merak ettim. Tanrı, ordunun yorgun olduğunu belirtti. İlk yıllarda son derece sıkı çalıştıklarını ve savaşın çoktan kazanıldığını düşündüklerini söyledi. Bu yüzden rehavete kapılmışlar ve artık çok çaba harcamak istememişler. Dinlenmek istemişler. Son birkaç savaşın önemli olmadığını düşünmüşler,” diye yazdı.
Bunu okuduğumda, 24 ve 25. savaşları kaybetmiş olabileceğimizi hissettim; aksi takdirde, son dönemde Çin dışındaki Dafa’ya yönelik zulüm meydana gelmeyebilirdi.
Bunun ciddi bir hatırlatma olduğunu düşünüyorum. Falun Dafa’nın kurucusu Shifu Li, “Sıradan insanlar, başlarına gelen her şeyden kendileri sorumludur.” diye yazmıştır. (Zhuan Falun, Beşinci Ders)
Son zamanlardaki olaylar ve gelecekte olacaklar, her birimizle doğrudan ilgilidir. Eski bir söz vardır: “Tavuğu yumurtadan çıkmadan sayma.” Yani, bir şey ancak gerçekleştiğinde kesinleşir. Bu yüzden, elimizden gelenin en iyisini yapıp sıkı çalışmadıkça—ki bu bizim sorumluluğumuzdur—işlerin yolunda gideceğini varsayamayız. Dahası, xiulian uygulamamızın asıl amacı doğrudan zulme karşı çıkmak olmasa da, ikisi birbiriyle bağlantılıdır. Eğer gevşersek, çeşitli takıntılar ve insani düşünceler bizi kolayca aşağı çekebilir. Böyle bir durumda, zulmü açığa çıkarmaya yönelik uygulayıcıların tüm çabaları başarılı olsa bile, bireysel xiulian uygulamamızda başarısız olabiliriz. Eğer böyle olursa, tarih öncesi yeminlerimizi yerine getirip bize güvenen canlıları kurtarmış olur muyuz?
Son zamanlarda bunu düşünüyorum ve çevremdeki bazı uygulayıcıların benzer durumlar yaşadığını fark ettim. Ayrıca, Minghui’deki deneyim paylaşım makalelerine de dikkat ediyorum. Yerel bir uygulayıcı, göksel gözüyle tanrısal bedeninin pasla kaplı olduğunu gördü ve bu onu üzdü. Minghui’de yayımlanan bir makalede, bir uygulayıcı, Shifu’nun bazı uygulayıcılara verdiği ilahi kalemlerin paslandığını gördü—çünkü zulmü açığa çıkarmak veya Dafa’yı doğrulamak için makale yazmayı bırakmışlardı. Zulüm başlayalı 20 yıldan fazla oldu, ancak bazı uygulayıcılar hala doğru düşünceler gönderirken uyukluyor.
Shifu şöyle dedi:
“...bütün bunların düşünülmesi, dünyanın dört bir yanında yapış yapış, tutkalımsı bir madde biçimlendirdi ve bu durum, çok az sayıdaki şeytani varlığın size engelleme yaratabilmesini sağladı.” (Dafa Uygulayıcıları Fa'yı Çalışmak Zorundadır; 2011 Washington Fa Konferansı)
Eğer Çin'deki birçok uygulayıcı bu durumda ise, eski güçler fazla çaba harcamadan kazanabilir ve böylece zulme yurtdışına odaklanmaya başlayabilir—kamuoyunu etkileme, hukuk savaşı ve Dafa'ya karşı asla gerçekleşmemesi gereken sınırsız savaş dahil.
Benim de yanlış düşüncelerim var. Örneğin, eski güçlerin başarısız olup Çin’de fazla bir şey yapamadıkları için yurtdışına yöneldiklerini varsaydım. Ayrıca, ortamın artık daha rahat olduğunu ve azalan kötü unsurlar nedeniyle o kadar sıkı çalışmamız gerekmediğini düşündüm. Sonuç olarak gevşedim. Ancak, bu varsayımlarımın yanlış olduğunu fark etmem uzun sürmedi. Eğer uygulayıcılar olarak rehavete kapılmaya devam edersek, sıcak suyun içinde yavaşça kaynatılan kurbağa hikayesindeki gibi, eski güçler Çin’deki zulmü kolayca sürdürebilirken aynı zamanda onu yurtdışına da yayabilir. Bu felaket olmaz mı?
Benim anlayışıma göre, farklı yerlerde yaşıyor olsak da, Çin içindeki ve dışındaki uygulayıcılar tek bir bütündür. Yurtdışında olanlar, biz Çin’deki uygulayıcıları ilgilendirir ve etkiler. Eğer Çin’deki uygulayıcılar gevşerse, yurtdışındaki uygulayıcıları ve oradaki ortamı da etkileyebiliriz. Geçmişte yaşananları düşündüğümüzde, Çin dışındaki zulüm de sadece son bir iki yılda başlamadı—1999’da başladı.
Davranışlarımız gizli takıntılarımızı açığa çıkarıyor. Çin’de bazı uygulayıcılar dışarı çıkıp insanlara Dafa’yı anlatmak ya da ÇKP’nin nefret propagandasına karşı koymak istemiyor. Bazı uygulayıcılar artık Dafa materyalleri üretmiyor. Bir uygulayıcı, zulüm politikalarına uyarak her gün yetkililere “rapor” verdi. Başkaları ise sadece “huzurlu bir hayat” yaşamaya başlamak ve zulmü açığa çıkarmak için bir şeyler yapmamak istiyor.
Ancak uygulayıcılar, Falun Dafa’yı ve onun doğru ilkelerini koruma sorumluluğuna sahiptir. Son an, en kritik an olabilir.
Hepimizin daha iyi olması için Shifu’nun bir şiirini paylaşmak istiyorum.
Başarısız Olmayın
“Tüm yaşamlarımız boyunca o günü bekledik,
Fakat Yıkım çağı her şeyi tehlikeye attı.
Böylece Yaratıcı evreni yeniden yaratıyor,
Tüm yaşayan canlılara olan sevgisinden.
Bu dünyadakilerin birçoğu buraya gelmeden önce Tanrısaldı,
Göksel krallıklarının güvenini omuzlamış.
Şimdi Yaratıcının emriyle gerçeği yayıyorum,
Modern düşüncenin ve onun yollarından gitmeyin.
Dünyevî zaferler Cennete getirilemez;
Ateizm ve Evrim teorisi insanlığa zarar veriyor.
Geleneklere ve iyiliğe sadık kalın, ve ruhunuzu satmayın;
Başarısız olmayın, çünkü yukarıdaki krallığınızın yaşamları kurtuluşu bekliyor.”
Telif Hakkı © 2025 Minghui.org'a aittir. Her hakkı saklıdır.
Kategori: Görüşler ve Bakış Açıları