(Minghui.org) Falun Dafa uygulamaya 30 yıl önce, 25 Nisan 1995’te başladım. Dört yıl sonra, Falun Dafa hakkında gerçeği devlete anlatmak ve uygulamayı barış içinde sürdürebileceğimiz güvenli bir ortam talep etmek için Pekin’e giden 10.000 uygulayıcıya katıldım. Bu olay, Çin’in yakın tarihindeki en barışçıl kitlesel protesto olarak adlandırıldı.

30 yıl önce ilk kez Zhuan Falun’u okuduğumda, “Zhen-Shan-Ren iyi ve kötü insanı ayırt etmenin tek ölçütüdür.” cümlesini gördüğümde çok duygulandım. Bunun ne kadar iyi ifade edildiğini düşündüm ve Doğruluk, Merhamet, Hoşgörü ilkelerini takip etmem gerektiğini fark ettim. Hoşgörü benim için zor olacaktı çünkü sabırsız ve çabuk sinirlenen biriydim, ama hoşgörülü olma yolunda gelişmeye karar verdim.

Zhuan Falun’da “Göksel Göz Konusu”, “Uzağı Görebilme Yeteneği” ve “Geçmişi ve Geleceği Görebilme Yeteneği” bölümlerini okuduğumda kitabı yukarı kaldırıp, “Bu harika bir kitap! Uzun zamandır kafamı kurcalayan o kadar çok şeyi açıklıyor ki!” diye bağırdım. İş arkadaşlarım gülümsedi çünkü uygulamadan edindiğim harika şeyleri ve kavrayışlarımı onlarla sık sık paylaşıyordum.

O zamanlar yaklaşık 500 uygulayıcı düzenli olarak yerel egzersiz alanına gidiyordu. 24 Nisan 1999 akşamı, egzersiz alanındaki asistan birkaç gün önce Tianjin’de 45 uygulayıcının tutuklandığını söyledi. O gece, bazı yerel uygulayıcıların Tianjin’de tutuklanan uygulayıcıların serbest bırakılması için devlete başvurmak üzere Pekin’e gideceğini belirtti. Onlarla gidip gitmeme konusunda kararsızdım çünkü tutuklanmaktan korkuyordum, bu da işim üzerinde olumsuz bir etki yaratabilirdi. Aynı zamanda içim buruktu ve kendime “Ben gerçek bir uygulayıcı mıyım?” diye sordum—cevap evetti. Uygulamaya başladıktan sonra mucizelere tanık oldum ve sağlığıma kavuştum. Yetkililere Falun Dafa’nın doğru bir uygulama olduğunu ve öğretilerinin insanları iyi bireyler haline getirdiğini anlatmak için Pekin’e gitmem gerektiğini biliyordum.

İlk egzersizi yaptıktan sonra egzersiz alanından ayrıldım ve asistanı aramaya koyuldum. Endişeliydim, onunla birlikte Pekin’e gitme fırsatını kaçırmaktan korkuyordum. Parktan ayrılmadan önce onu birkaç uygulayıcıyla birlikte gördüm. Çocuk gibi ağlayarak ona doğru koştum ve “Hâlâ buradasın, geride kalmadım!” dedim.

Saat 21.00 civarında tren istasyonuna vardık ve trene bindikten sonra birkaç uygulayıcıyla daha karşılaştık. Tren tıklım tıklımdı, çoğunluğu uygulayıcılardı. Daha sonra o gün trende 1.000’den fazla uygulayıcının olduğunu duydum.

Pekin’e sabah 5 civarında ulaştık. Devlet Halk Dilekçeleri ve Öneriler İdaresi’nin (CPA) bulunduğu Fuyou Caddesi’ne giderken gözyaşlarımı tutamıyordum. Bir uygulayıcı beni teselli ederek, “Endişelenecek bir şey yok,” diyordu. Ona endişeli olmadığımı, neden ağladığımı bilmediğimi söyledim. CPA’ya giderken başka uygulayıcıların da ağladığını gördüm.

Fuyou Caddesi’nde durup uzaktan baktığımda, CPA’nin bulunduğu cadde kenarında uygulayıcıların sıralandığını gördüm. Bu görüntü beni çok duygulandırdı ve ilham verdi, daha da çok ağladım.

CPA’ye vardığımızda, caddenin iki tarafında da duracak yer kalmamıştı, bu yüzden CPA’nin karşısındaki boş bir arsaya geçtik. Sıralandık ve sessizce bekledik. Bir düzine kadar uygulayıcı daha geldi ve yanımıza durdu. İçlerinden biri nereden geldiğimizi sordu. O kadar ağlıyordum ki neredeyse konuşamıyordum. Sakinleştikten sonra nereden geldiğimizi ve gece treniyle sabah 5 civarında buraya ulaştığımızı söyledim. Bu kadar uzak yoldan geldiğimizi duyunca çok etkilendiler. Onlarsa Pekin’in dış mahallelerinden gelmişlerdi ve o sabah erkenden yola çıkmışlardı.

Saat sabah 8 civarında, Devlet Halk Dilekçeleri ve Öneriler İdaresi’nin (CPA) uygulayıcı temsilcileriyle görüşmek istediğini duyduk. Bir uygulayıcı yanımıza gelip aramızda hukukla ilgilenen biri olup olmadığını ve yetkililerle görüşmeye gidip gidemeyeceğini sordu, fakat aramızda hukukçu yoktu. İçimiz sıkıldı ama iyi haberler beklemeye devam ettik.

Bir saat sonra polis gelmeye başladı. Bizi dikkatlice izliyorlardı ama düşmanca görünmüyorlardı. Bazen arabalar yanımızdan geçiyor, içindekiler bizi kameraya alıyordu.

Bir süre sonra, sağımda duran uygulayıcı ciddi bir ses tonuyla, “Saat 1’de uygulayıcılara karşı harekete geçmeyi planlıyorlar. Bu bilgiyi ilet.” dedi. Hemen yanımdaki uygulayıcıya söyledim.

Ortam biraz gergindi. Eğer polis harekete geçerse ve tutuklanırsam ne söyleyeceğimi düşündüm. Ne olursa olsun geri adım atmayacağımı biliyordum. Onlara şöyle derdim: “Falun Dafa insanlara iyi olmayı ve Doğruluk, Merhamet, Hoşgörü ilkelerine uymayı öğretiyor. Bu sadece hastalıkları iyileştirmekle kalmaz, aynı zamanda insanların ahlâkını da yükseltir. Falun Dafa uygulamadan önce ağır bir bel yaralanmam vardı ve hareket etmekte zorlanıyordum. Hemoroidim ve cilt hastalıklarım da vardı—hepsi uygulamaya başladıktan sonra kayboldu. İş yerimde kolayca yapabilecekken tek kuruş zimmetime geçirmedim. Hak ettiğim prim verilmediğinde kavga etmedim. Müdürüm fazla mesai ücretimi ödemeyi unuttuğunda sadece bir dahaki sefere hatırlatmasını istedim. Eskiden sabırsız ve sinirliydim; şimdi ise daha iyi biri oldum. Falun Dafa uygulamaya başlamadan önce böyle biri değildim. Tianjin merkezli medyada Falun Dafa’yı karalayan biri olduğu için, Tianjin’deki uygulayıcılar oraya gidip gerçeği açıklamak istediler ve yasa dışı şekilde tutuklandılar. Biz de onların serbest bırakılması için buradayız. Ayrıca yetkililerin Falun Dafa’nın insanlara iyi ve erdemli olmayı öğreten doğru bir uygulama olduğunu bilmelerini istiyoruz.”

Öğleye doğru, CPA’da neler olup bittiğini görmek için oraya gitmek istedim. Caddeden karşıya geçerken her iki tarafın da baştan sona kadar uygulayıcılarla dolu olduğunu gördüm. CPA binasında herhangi bir hareketlilik yoktu, bu yüzden boş arsaya geri döndüm.

O gün polis bize karşı herhangi bir işlemde bulunmadı. Akşam saat 8 civarında bir uygulayıcı gelip yetkililerin Tianjin’deki uygulayıcıların serbest bırakılmasına onay verdiğini söyledi. Ayrıca uygulayıcılara uygulamayı yapabilecekleri yasal bir ortam sağlanacağına ve Falun Dafa kitaplarının yayımlanmasına izin verileceğine dair söz verildiğini belirtti. Rahatladık. Yerdeki çöpleri topladık ve sessizce ayrıldık.

Bu barışçıl protestonun 26. yıldönümünü anmak için bu makaleyi yazarken, kendimi o güne geri dönmüş gibi hissettim ve her sahne gözümde canlandı. O kadar duygulandım ki gözyaşlarına boğuldum. Geçen 26 yıl boyunca, Shifu her bir sınavımızı geçebilmemiz için bizim adımıza büyük acılar çekti. İnsanları bu şekilde kurtarabildik ve evimize giden yolda emin adımlarla yürüyebildik. Shifu’nun lütfunu tarif edecek kelime yok.

Orijinal Çince makale