(Minghui.org) Çin’in Anhui eyaletinde yaşayan bir adam, patatesleri hasada hazır olduğunda kâbus gibi bir olay yaşadı. Yüzlerce kişi Bay Zeng’in çiftliğine gidip patateslerini çaldı. Zeng’in aktardığına göre, 82 dönümlük çiftliğinden günde yaklaşık 75.000 kilogram (165.000 pound) patates alındı ve bu durum günlerce devam etti. Müdahale etmeyi reddeden polis, ona “Elbirliğiyle yapılan suç cezalandırılmaz” dedi. Yani, çok sayıda kişi küçük bir suça karışırsa yasa uygulanmaz anlamına geliyordu. Zeng bu olayı sosyal medyada paylaşınca polis onu videoyu kaldırması için uyardı.

Polisin verdiği tepki beni şaşırtmadı. “Elbirliğiyle yapılan suç cezalandırılmaz” anlayışı, 1999 yılından beri polis kuvvetlerinin, yargı sisteminin ve savcılığın yasaları hiçe sayıp Falun Gong’a zulmetmesine yol açan zihniyetin ta kendisidir.

Küçücük bir kıvılcım, bir anda büyük bir yangına dönüşebilir. Bu tür bir ilkeyi uygulayarak çıkar sağlayan küçük bir grup varsa, o sektör, o bölge ya da o ülke felakete sürükleniyor demektir.

Organ satışlarından ve nakillerden kâr sağlayan birçok doktor, asker ve insan taciri, yaşayan Falun Gong uygulayıcılarından organ toplamaya dâhil olmuş durumda. Başta, hâlâ vicdan sahibi oldukları için dehşete kapılmış olabilirler. Ancak Çin komünist rejimi onlara sürekli, “Çin’deki her doktoru cezalandırmak mümkün değil. Bu kârdan vazgeçmek akıllıca olmaz,” diyerek güvence verdi. Böylece birçok doktor, beyaz önlüklü şeytanlara dönüştü. Suçsuz insanları para ve güç için parçalara ayırdılar. Kurbanlar kısa sürede sadece Falun Gong uygulayıcıları olmaktan çıkıp, yetkililerin eline geçirebildiği herhangi bir sağlıklı kişiye dönüştü.

Falun Gong’a yönelik zulmün başında da aynı şey yaşandı. Çin rejimi Falun Gong’u karalayan propagandalarla halkı uygulayıcılardan nefret etmeye yönlendirdi. Zulme katkıda bulunanlara ödüller ve terfiler vererek herkesi bu işe katılmaya teşvik etti. İnsanların vicdanı ortadan kalktı ve suçluluk duyguları kayboldu. Bu nedenle uygulayıcıları polise bildirmekten çekinmediler. Hatta öğretmenler bile çocuklara bu uygulamadan nefret etmeleri yönünde telkinde bulunarak aktif bir şekilde zulme katıldılar.

Çin rejiminin yalanları, propagandası ve bu zulme aktardığı muazzam kaynaklar pek çok kişiyi bu sürece dâhil etti. Onlar “elbirliğiyle yapılan suç cezalandırılmaz” diyerek, işledikleri korkunç suçların cezasız kalacağına inandılar.

Kadim bilgelik bize şunu söyler: İyilik ödüllendirilir, kötülük cezalandırılır. Kâr için insan öldürenler ya da çocuklara kötülüğü desteklemeyi öğretenler, kaçınılmaz olarak karmik geri ödeme ile karşılaşacaktır. Çin’de son zamanlarda yaşanan sayısız doğal ve insan kaynaklı felaket, tarif edilemez can kayıplarına ve hesaplanamaz ekonomik zararlara yol açtı. COVID virüsünün tekrarlayan dalgaları öyle çok can aldı ki, Çin rejimi gerçek rakamları açıklamayı reddediyor. Bana göre halk, bu işin bedelini çoktan ödemeye başladı bile.

Çin halkının, rejimi gerçekte ne olduğunu görmesi ve artık onun emirlerini yerine getirmemesi hayati önem taşıyor. Daha da iyisi, Çin Komünist Partisi ve ona bağlı kuruluşlardan ayrılarak bağlarını tamamen koparmalarıdır. Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü’yü uygulayan iyi insanlardan yana tavır alarak, bilinçli şekilde aydınlık bir gelecek seçmiş olurlar.

Orijinal Çince makale